Yâ Râb, Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabâhı?

Standard
Az evvel bir haber okudum, zaten bu tür haberlerin resimlerine bakamıyorum artık.. Orda kalbim duracak gibi oluveriyor, Somali’de bir anne 6 çocuğuyla birlikte  tek bir lokma ekmek bulabilmek için 1.5 ay boyunca yürümüş, haberin devamını okuyamadım.
 
Elimizden gelen ne ise yapalım dostlar tek bir mesaj atmaksa onu yapalım ama ne olur bir şeyler yapalım. 
 
Bazen sosyal paylaşım sitelerinde yorumlarda ve sair yerlerde okuyorum, acaba yardımlar yerine ulaşacak mı.. sinir krizi geçirecek gibi oluyorum, insanlık bu kadar zıvanadan çıktı mı ya, bunları tamamen bahane olarak görüyorum ne olur elinizden geliyorsa en azından 1 sms atın, bu ülkenin Diyanetine de güvenmeyecekseniz neye güveneceksiniz
Ayrıca, bunca zaman Afrika mevzusu bu kadar gündemde değildi ne oldu da birden bu kadar hararetlendi diyenler için de malumatfuruşluk nev’inden bir açıklama yapmak istiyorum:
 
AFRİKA BU YIL SON ON YILIN EN KAVURUCU VE YOK EDİCİ KURAKLIĞINI YAŞIYOR!
 
ALLAH RIZASI İÇİN YARDIM ELİNİZİ UZATIN.İSLAM ÂLEMİ OLARAK ÇOK BÜYÜK İMTİHANLAR GEÇİRİYORUZ, EVLATLARIMIZ, ABİLERİMİZ MEHMETÇİKLERİMİZ CAN VERİYOR, BİR YANDA KOMŞULARIMIZ AÇLIKTAN KİMBİLİR UYUYAMIYOR, BİZ BÖYLE OLMASAYDIK BELKİ DE HER ŞEY DAHA FARKLI OLURDU..
Halimizi Âkif’ten daha iyi arzedecek birini bilmiyorum..

 
 
‘İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, 
bizi helâk eder misin, Allah’ım? ‘ 
(A’râf 155) 
 
Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı? 
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı! 
 
Nûr istiyoruz… Sen bize yangın veriyorsun! 
‘Yandık! ‘diyoruz… Boğmaya kan gönderiyorsun! 
 
Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında 
Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında 
 
Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm; 
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm! 
 
Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn’i 
En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn’i 
 
Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicaz’ın 
Âteşli muhitindeki sûzişli niyâzın 
 
Emvâcı hurûş-âver olurken melekûta 
Çan sesleri boğsun da gömülsün mü sükûta? 
 
Sönsün de, İlâhi, şu yanan meş’al-i vahdet 
Teslîs ile çöksün mü bütün âleme zulmet? 
 
Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman 
Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban? 
 
Enfâs-ı habisiyle beş on rûh-u leimin 
Solsun mu o parlak yüzü Kur’an-ı Hakim’in? 
 
İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet? 
Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet? 
 
Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ? 
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ 
 
Câni geziyor dipdiri… Can vermede mâsûm 
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm? 
 
Lâ yüs’ele binlerce sual olsa da kurbân; 
İnsan bu muammalara dehşetle nigeh-bân! 
 
Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık; 
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık 
 
Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın… 
Yaksaydın a mel’unları… Tuttun bizi yaktın 
 
Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi: 
Binlerce cevâmi’ yıkılıp hâke serildi 
 
Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted: 
Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed! 
 
Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar, 
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar! 
 
En kanlı şenâatle kovulmuş vatanından 
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan! 
 
İslâm’ı elinden tutacak, kaldıracak yok… 
Nâ-hak yere feryâd ediyor: Âcize hak yok! 
 
Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi? 
Ağzım kurusun… Yok musun ey adl-i İlâhî! 
 
4 Cemaziyelevvel 1331 – 28 Mart 1329 (1913)
 
Mehmet Akif Ersoy
 
 
 

Yorum bırakın